DOLAR

32,5952$% 0.36

EURO

34,8511% 0.32

GRAM ALTIN

2.496,18%0,48

ÇEYREK ALTIN

4.271,00%-0,12

BİST100

9.624,74%1,05

BİTCOİN

2118435฿%4.83943

a

Gökçe Kaan Demirkıran: Süper Lig TV olur mu, olmaz mı?

Türkiye’de futbol ekonomisinin lokomotifi naklen yayın gelirleridir desek yanlış olmaz. Futbolumuzun endüstriyel futbola geçişinin kilometre taşlarından biridir aynı zamanda televizyon gelirleri. Şifreli yayın bir milat olarak kabul edilir. Bir başka milat da borsaya açılma sürecidir.

Konuk yazar / Gökçe Kaan Demirkıran

Zaman içinde kulüpler bir çok gelir modeli oluşturdu. Avrupa kulüplerini takip etmeye çalıştı. Buna rağmen naklen yayın gelirlerinden elde edilen rakam hala kulüplerin en büyük gelir kaynağı. Başka bir deyişle kulüplerin yaşaması için olmazsa olmaz bir gelir kalemi, nefesi, can suyu.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir geçtiğimiz gün yeni naklen yayın ihalesi ile ilgili bir açıklama yaptı. Futbol kamuoyunun merakla beklediği ihaledeki rakamların beklentilerin altında kalacağı bir süredir konuşuluyordu. Nihan Özdemir’in açıklaması da bunu ilan etmiş oldu. Ancak Sayın Özdemir bir B planından söz etti. Bu B planı, açıklamalardan anladığımız kadarıyla, kulüplerle birlikte bir Süper Lig TV’nin kurulmasını ve kulüplerin de bunun pazarlaması hususunda aktif görev almasını öngörüyor. Peki kulüpler buna hazır mı?

Türkiye’de kulüpler çok “zahmete” girmeden gelir elde etmeye alışmış durumda. Birçok kulübün, hatta hepsinin desek abartmış olmayız, kurumsallaşmış bir pazarlama departmanına sahip olmadığını biliyoruz. Maalesef bu konuda ülkemizin en büyük kulüpleri için bile olumlu konuşmak pek mümkün olmuyor. Yıllık gelirleri 1 Milyar TL’yi bulmasına rağmen büyük kulüplerimizin kurumsallaşmış bir yapısı yok.

Maç günleri etkinlikleri, sosyal medya kullanımı, dijital mecralardaki kullanımlar ve marka işbirliklerine bakınca iyi niyetli çabaların dışında somut, sürdürülebilir ve etkili oluşumlara rastlamak pek mümkün değil. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi kulüplerin saha sonuçlarına odaklı olması, idari süreçlerin de kulüplerin başkanlarına doğrudan bağlı olması diyebiliriz. Kurumsallaşmış yapılar olmadığı için profesyonellere de sınırlı çalışma alanları kalıyor. Devamlılığı olan yapılar oluşturulamadığı için de kurumsal bir kültür oluşmuyor.

Bir başka problem de alanında yetişmiş, deneyimli bir profesyonel havuzu. Spor pazarlaması bir uzmanlık alanı ve son yıllarda epey gündemde. Ancak deneyimli ve bu alanda uzmanlaşmış insan sayısı pek fazla değil. Bu nedenle spor kulüplerinde pazarlama departmanı kurmak ligi tanıyan teknik direktör bulmak kadar kolay bir süreç değil.

Süper Lig TV denince kulüp televizyonlarına da bakmak gerekiyor. Beşiktaş , Galatasaray , Fenerbahçe ve Bursaspor konvensiyonel televizyon kanalını deneyimlediler. Mesela Beşiktaş 2 defa televizyon kanalı kurdu. Sonrasında tekrar kapattı. Galatasaray ve Fenerbahçe bunu sürdürmeye çalışıyor. O kanalların işleyişlerine dair kısa bir gözlem de Süper Lig TV fikrinin hayata geçmesinin çok kolay olmayacağının bir başka göstergesi. Hatta kulüplerimizin Youtube kanallarını incelediğimizde de bu konuda başarılı bir tablo göremiyoruz. Abone sayıları yüksek olsa da, içerik üretmek ve bu içeriğin izlenirliğini sağlama konusunda maalesef epey geride kalıyor.

Yayıncı kuruluş olmak sadece maç yayınlarını ulaştırmak değil. Bunun yanında bir çok markanın iletişimini ve medya satın almasını da yürütmek gerekiyor. Buna ek içerikler de üretmek gerekiyor. Böyle bir altyapı ve organizasyon olmadan, bu konuda uzmanlaşmış bir yapı olmadan, kulüpler mevcut halleriyle bunu nasıl başarılı yönetebilir, büyük bir soru olarak karşımızda duruyor.

YORUMLAR

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Sıradaki haber:

Lionel Messiyi Barcelonadan Pique göndermiş!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.